Günümüzde: Jackson ve Holly birbirine sırılsıklam âşık.
Gelecekte: Holly, Jackson'ın kollarında can verecek.
Geçmişte: Jackson kaderi değiştirmeli.
Sene 2009. On dokuz yaşındaki Jackson Meyer üniversiteli sıradan bir gençtir… Zamanda yolculuk yapabilmesi dışında. Ama bu yolculuklar filmlerdeki gibi değildir. Zaman sıçrayışlarından sonra şimdiki zamanda hiçbir şey değişmez, uzay-zaman sürekliliği sorunları da olmaz. Sıçrayışlar eğlencelidir ve kimseye zarar vermemektedir.
Ta ki yabancıların Jackson ve kız arkadaşı Holly'nin odasına daldığı ve Jackson'la mücadele ederlerken genç kızın ölümcül bir yara aldığı güne kadar. Panikleyen Jackson iki yıl geçmişe, 2007'ye sıçrar ancak bu seferki yolculuğu öncekilere benzemez. 2007'de mahsur kalmıştır ve geleceğe dönememektedir. Üstelik 2009'da Holly'yi vuran kişiler de Jackson'ı aramak üzere geçmişe giderler ve bu "Zamanın Düşmanları"nın güçlü, genç zaman yolcusunu kendi saflarına çekmek için yapmayacakları şey yoktur. Ya onu yanlarına çekecek… ya da öldüreceklerdir. Jackson, Holly'yi, hatta tüm dünyayı kurtarmak için ne kadar ileri gitmeyi göze alacaktır?
Fırtına-Julie Cross || Kitap Yorumu
Yabancı-Melissa Landers || Kitap Yorumu || BlogTwin
Uzaylılar insanlarla iki yıl önce bağlantı kurdu. Şimdi de dünyalı cara, onlardan birini evinde misafir etmeye hazırlanıyor.
Gezegenler arası öğrenci değişim programı kapsamında evinde L'eihrli bir lise son sınıf öğrencisini ağırlamaya hazırlanan Cara, bu sayede hem hayallerindeki üniversiteye ücretsiz gidebilecek hem de o gizemli L'eihrliler hakkında gazetecilerin uğruna öleceği bilgiler edinecektir. L'eihrli öğrenci Aelyx'in, ayakları yerden kesen yakışıklılığı da cabası. Ama işler hiç de düşünüldüğü gibi yolunda gitmeyecektir, çünkü Aelyx'i okulda istemeyenler de vardır ve sayıları hiç de az değildir. Tehdit mektupları almaya başlayan Cara bir süre sonra Aelyx ile okula polis eşliğinde gitmek zorunda kalacaktır.
Okuldaki herkes tarafından dışlanan Cara'nın artık tek arkadaşı Aelyx'tir. Üstüne üstlük Cara ona sırılsıklam âşık olmuştur. Öte yandan Aelyx'in de ölümcül sonuçlar doğurabilecek sırları vardır. Büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olan Cara hem kendi hem sevdiği çocuğun hayatı hem de gezegeninin geleceği için bir ölüm kalım savaşı vermek zorundadır.

Yabancı için kelimeler kifayetsiz kalıyor ama önce, yeni başladığım çevirmenlik hayatımda işlerin ne kadar zor olduğunu gördükten sonra, Demet Orhan'a büyük bir teşekkür etmek istiyorum. Bilmiyorum bu yazıyı görür mü okur mu ama bu kavramları yerine oturmak çok zor olsa gerek. Biz yabancıya hiç yabancılık çekmedik, öyle bağrımıza bastık. Teşekkür ederiz.
Öğrenci değişim programlarının yurtiçi ve yurtdışında yapıldığını görmüş,duymuşsunuzdur. Ancak farklı bir gezegenle olduğunu hiç duydunuz mu? Evet kitabın kurgusu olmayanı oldurtuyor! İki yıl önce uzaylılar insanlarla iletişim kurmuş, ve bu ilişkinin sürekliliğini sağlamak için en başarılı öğrencileri değişim programına dahil ediyorlar. Karar verilen üzere ilk L'eihrliler Dünyaya geliyor. Toplamda üç öğrenci yolluyorlar. Özellikle dil konusunda iyi olanları gönderiyorlar. Bunların içinde Aelyx-okumayı bırak yazması bile zor- Cara'nın yanında kalacak değişim öğrencisi İlk sayfalarda L'eihrlilerin düşünce gücüyle konuşabildiklerini anlıyoruz ve gerçekten tüyler ürpertici bir özellik bence.
Hayır çoğalma için lisans gerekmiyor.
İki toplumun çok farklı olduğunu unutuyorsun.
İki toplumun çok farklı olduğunu unutuyorsun.
Siz Dünya'da aşık olarak çoğalıyorsunuz...
" Ya da kör kütük sarhoş olarak. " dedi Cara.
Üç öğrenci dünyaya geldikten sonra olaylar başlıyor. Biz tabiki de Cara ve Aelyx'den izliyoruz olup biteni.Cara bu programı kendine fırsat bilip bir blog açıyor.-en sevindiğim bölüm buraydı- Cara'yı kendime bir yakın hissettim bir yakın hissettim anlatamam :P Uzaylılarla ilgili ufak bilgiler pylaştığı bir blog ve anında deli takipçi yapıyor. Allah'ım nasıl kıskandım varya :D Benim en çok hoşuma giden kısım L'eihrlilerle ilgili hayranlık besleyenlere L'özentiler denmesiydi . Hani sanki Bimdeki Le Cola, Le Fanta gibi. *Buraya gözlerinden yaşlar akarak gülen surat ifadesi koyduğumu düşünün!* Gerçekten harika bir yakıştırma olmuş L'özentiler.
L'eihrliler sade bir yaşamı tercih etmiş,komin sistemle yaşayan bir evren. Üreme adına bir şey yok. Genetik kopyalarla üretiliyorlar. Bundan sonraki nesillerde böyle olmasın diye Dünyalıların yaşam tarzını öğrenmeye ve nesli devam ettirme de Dünyalıların sürecine geri dönmek istiyorlar.
Bizim L'eihrlimiz Aelyx , dünya yemeklerine bile çok uzak. Kendi evrenin sahiplenicisi, itaat etmekte zorlanan, kahverenginin gri tonunu seven bir tip. Dünyanın gösteriş ve müsrifliği çok gözüne batıyor. İnsanlarla nasıl konuşacağını bilmiyor çünkü L'eihrliler duygulardan yoksun yetiştiriliyorlar. Birine laf mı sokuyor, hava mı atıyor yoksa övüyor mu belli değil anlayacağınız.
Cara ise öncelikli olarak üniversite bursunu kazanmanın derdiyle bu değişim programını kabul etmiş. Ama gel gör ki bunun yüzünden bütün arkadaşlarını kaybediyor. Hatta en yakın arkadaşından çok sağlam bir kazık yiyor.
Bu kitap kesinlikle okumalısınız dediklerimin arasında! Çok nadir olur böyle durumlar. Çünkü tanıyanlar bilir kolay beğenmem. Ben bu kitabı sabah başlayıp derste bile elimden bırakamadıysam, gün içinde kahkahalar eşliğinde okuduysam, eve varasıya kadar yürürken bile "Ay noolcak şimdi ya !" heyecanıyla açıp baktıysam evet! Kesinlikle okumalısınız!
Ayracını ayırmaya kıyamadım öyle düşünün yani! Mıknatıslı kitaplarıyla gönlümü fetheden GO!Kitap ,orjinal kapak kullandığınız için ayrıca teşekkürler! Bir kitap bundan daha iyi tasvir edilemez çünkü!
Son olarak da Ezgi'nin yorumunu da okumak isterseniz BURADAN ulaşabilirsiniz.
Çirkin Güzel-Aslıhan Akagöz || Kitap Yorumu
Melike Çetinoğlu kilolu bir kadındır ve aynı zamanda kocasına delice aşıktır.Kocası tarafından da büyük bir aşkla sevildiğine inanmaktadır.
Ta ki bir iş adamının verdiği davette, aklının ucundan bile geçmeyecek bir gerçekle yüz yüze gelene dek...Hayatının koca bir yalandan ibaret olduğunu öğrenmesi sonucu pembe gözlüklerinin arkasından baktığı dünyası bir anda kararmıştır.Çareyi hem kocasından hem de alışık olduğu ortamdan tümüyle uzaklaşmakta bulur.Bir yıl sonra tüm planlarını hayata geçirmiş bir şekilde geri döndüğünde ise artık kendine güveni tamdır.Tek arzusu ise canını yakanın canını yakmaktır.Çağrı Çetinoğlu ile görülecek son bir hesabı vardır.
10 Günlük Macera || İstanbul Tüyap Kitap Fuarı
Uzun süredir buralarda olmadığımı farketmişsinizdir. Nitekim duyanlar, görenler varsa İstanbul Tüyap Kitap Fuarı'nda Müptela Yayınları'nda çalışıyordum. Ankara'da yaşadığımı bilenleriniz var aranızda. Sadece fuar için İstanbul'a gittim evet! Ve ne kadar iyi ettiğimi anlatamam. 10 gün süren fuar maceram gerçekten yaşamımın en iyi günleriydi! Hayır abartmıyorum,ciddiyim.
Buradan giderken ne kadar çekincelerle dolu olduğumu zaten önceki fuar yazımda söylemiştim. Yola çıkmadan önceki gece hiç uyuyamadım heyecandan ve gerginliğimden. Çünkü daha önce kitap satın almak için bile fuara gitmemiştim, şimdiyse delicesine bir deneyime sahip oldum.
Fuar ilgili tüm detayları burada yazacağım. O yüzden uzun bir yazı sizi bekliyor.
Tüyap'a gittiğim ilk gün çektiğim bu fotoğrafla açılışı yapmış oldum. Aslında niyetim her gün olan gelişmeler için burada 10 gün boyunca yazı koymaktı. Ancak Tüyap yorgunluğu diye bir şey var ki ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Eve her gittiğim akşam tek yaptığım şey vurup kafayı yatmak oldu.Zaten fuar bitti 2 gün geçti ve ben ancak yazılarımı ekleyebiliyorum.
Her günümü tek tek anlatamayacağım-gerçekten çok zor olur- Ancak genel olarak yaşadıklarımdan bahsedip diğer fuarlar için sizlere de bir fikir oluşturmasını sağlayacağım. Tanıdığım, tanıştığım o kadar çok insan oldu ki, fuara gittiğim her gün sanki ailemin yanına gidiyormuş hissi uyandırdı bende. Ve gerginliğimi insanların sıcakkanlılığı sayesinde atmış oldum.
Kimleri tanıdım, kimlerle tanıştım?
Athena'nın Güncesi blogunun sahibi Ezgi-seninle ilgili detaylardan sonra bahsedeceğim.-, İlle Kitap blogunun sahibi yanakları sıkılası İnci Ablam, The Trading Lady bloğunun sahibi Onur Ablam, Küçük Kızın Büyük Kütüphanesi blogunun sahibi sıcakkanlı Berfim, Kördüğüm Hayaller blogunun sahibi Melis, Agnes Wood blogunun sahibi Esra, Kitap İklimi blogunun sahibi Pınar, Saklama Kabı blogunun sahibi Eren, Karnaval Of Book bloğunun sahibi Duygu ve liste uzayıp gidiyor. Yorgunuluk kafamı fena zorluyor. Blogger olarak unuttuklarım çok , farkındayım. Kusuruma bakmayın ve lütfen hatırlatın ki listeye ekleyebileyim.
Herkes acayip bir sevimli, acayip bir sıcakkanlı öyle kanım kaynadı herkese.
Yukarıda gördüğünüz fotoğrafı instagramda da paylaşmıştım ama öyle yüreğime oturdu ki buraya koymassam içim kurusun dedim. Bir abimiz metrobüslerden Tüyap'a geçen kısımda bir yer açmış kendine ve kitapların üstünde de bu yazı vardı. Bir kaç gün sonra abi ortalarda gözükmedi, nedendir bilinmez. Ancak bu yazı hafta boyunca ordaydı. Görenleriniz ya da dikkat edenleriniz var mı bilmiyorum. İlk gün gözüme çarpmıştı ve çok etkilenmiştim.
Sanırım yayınevi yayınevi olarak tek tek anlatacağım ve ilk olarak tabiki de Müptela Yayınları'ndan başlayacağım. Satış elemanı olarak çalışanlardan biri bendim. Geldiyseniz büyük ihtimalle beni de görmüşsünüzdür. %25 gibi bir indirim vardı tüm kitaplarında. Orada tanışma fırsatı bulduğum yayınevinin tüm çalışanları sayesinde evime gitmekten farksızdı benim için. Öncelikle Ünal Bey, Canan Abla, Tuğçe Abla(Tuğçe'nin Kitaplığı), Coşkun Bey'e ayrı ayrı teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Böylesine enerjik, harika bir yayınevinin ekibinde yer aldığım için nasıl mutluyum anlatamam.


Ps:Çok güzel mi çıkmışız ne :P

Evet bundan sonraki hikayemizse yazarlar ve imzalar =)





Küt küt atıyor kalbim **
Fangirllüğündibinevurdum.*
Neyse efendim.Daha bitmedi. Gelelim diğer imza günlerine ilk baskısı çilek kokulu olan kitabın sahibesi Burcu Abla ve Şahmelek'in yazarı Merve birlikte imza dağıttılar tabii bende nasiplendim.
Nurgül Çelebi'nin Yarına Dokunmak isimli kitabı için imza günü vardı ve ben tabiki yine oradaydım. Ve öpücüklü bir imza kaptım! Hatta Nurgül Abla benim için rujunu tazeledi falan :*
Sonraki hafta Pabucumun Ajanı-2 çıkacaktı ve Asude'nin de imza günüydü. Asunny'ler arasında bir yarış söz konusuydu. Kitabı alıp ilk fotoğrafı çekmek konusunda. Nitekim ilk fotoğrafı çeken ben oldum. Sabahın 9'unda gidip daha kitaplar taze taze gelmiş yerleştirilirlerken alıp fotoğrafını koydum facebook'a. Tabii Ephesus'da tanıştığım acayip sevdiğim kızlardan baya baya azar yedim :D Sonra imzalarımıda ladım. Ama Bizim stant çok kalabalık olduğu için Asude ile fotoğraf çekinemedik. Zaten imzaları da İnci Ablam sağolsun attırdı. Yoksa ben kendi başıma yapamazdım.
Çiçek Kızlar'ın yazarı Nehir Abla'ya da imza attırma fırsatı buldum.
Ve gerçekten merak ettiğim bir kitaptı.
Meral Kır imzasında Melekleriyle geldi. Yani öyle bir fan grubu var ki tarif edilemez gerçekten. Zaten bu vesiyleyle yeni yeni arkadaşlar edinmiş oldum. Meral Abla gerçekten çok sıcakkanlı. Hemencik kaynaştık. Ancak nasıl bir unuttuysam selfie çekinmemişiz neyse ki kitabımı imzalatabildim.
Bu kadar imzayı toplarken tabi ki de bir sürü video çektim. Ancak hepsini birleştirme işini sonraya bırakacağım. İnstagram hesabımdan tüm videoları ayrı ayrı izleyebilrsiniz.
![]() |
Ezgi'ynen selfie |
İlk olarak topluca görelim neler almışım.
![]() |
Ezgi'nin bavulu |
Ben bunları nasıl taşıcağım diye hayıflanırken Ezgi kendisi için akıllılık edip bir bavul getirmişti. Ve ona haber vermeden bavulunun fotoğrafını çektim. Geldiği iki ayrı gün de o baavula bile kitapları sığmadı kızcağızın. Giderken elnide taşıdıkları bile oldu. Bende poşetlerle avundum. Çünkü boş bir bavulu Ankara'dan getirmek hiç mi hiç aklıma gelmemişti. İlk Ezgi'de görmüştüm bavulu o yüzden çok şaşırmıştım. Ama fuarın son günü etrafta dolaşan bir sürü bavullu insan vardı. Dedim ki demekki usülü buymuş. Ben daha önce gitmediğimden bilmiyorum.
Tek tek bakacak olursak;


Toplam 4 kitap!

Dex! Ah Dex! Dex'de adamakıllı bir indirim olmadığı için listemde olan Beni Seç serisini alamadım. Onun için ayırdığım tahmini bütçeyi hayli hayli geçiyordu. Biz de Ezgi'yle o koşuşturmanın arasında gel bir indirimlilerine bakalım derken buradaki kitapları aldım. 4 liramıydı neydi. Fazladan Ayraçları da yoktu zaten. Deli oldum!. Esaret, Mekanik Kalp, Zehir Yiyenler, Başlat.. Toplam 4 kitap! Dex çalışanlara biraz indirim yapsaydı. Daha fazla kitabını alabilirdim. Ha bir de satış tekniği olarak kötü bir yol benimsemişler ki değinmeden geçemeyeceğim. Herhangi bir serinin ikinci kitabını 10 tl lik kampanyaya koymuşlar. İyi güzel! Ancak ilk kitap indirimsiz halde satılıyordu. E 1.sini almadan 2.sini nasıl alayım. Mecbur onu da almak gerek! Ha ben almadım o ayrı bir konu! Bu şekilde olursa almam da zaten!

Ezgi Pegasus'tan çok sağlam bir alışveriş yaptı da benim içim acıdı yeminlen! Bi ara Siyah Buz'u da alsam mı diye düşündüm ama parasal sıkıntı gerçekten zorlayıcı olabiliyor! Stantlar toplanırken alamadığımız Pegasus ayraçlarından nasiplenelim dedim. O kadar titiz davranmışlar ki bir tane bile ayraç bırakmaz mı insan arkasında yok arkadaş yok!



Evet.. Toplam 5 kitap almışım. Ama İthaki için acayip heveslendiğimi söyleyebilirim. Uzun süredir böylesine kült kitaplardan uzak kalmıştım. Sanırım blog da yeni bir sayfa açıp Kitap İncelemeleri yapacağım. Yorumlarda spoiler vermemeye özen gösteriyorum ama incelemeler hiç de öyle olmayacak :D
Arada bazı kitapları çekmeyi unutmuşum Şimdi bu kadar yazının sonunda üşeniyorum koymaya. Müptela Yayınları'ndan -tabikide- aldığım bir kaç kitap. Yorumunda detaylı olarak anlatırım artık.
![]() |
Tüyap Ayraçlarım |
Bu deneyimi yaşamak muhteşemdi. Ankara'dan kalkıp İstanbul'a sırf bunun için gitmek deli işi gibi gözükebilir. Ancak kesinlikle değerdi! Anlattıklarım bile anılarımın arasında azıcık kaldılar. Öyle güzel günler geçirdim. Belki Müptela standında çalışmasaydım böylesine farklı bir deneyimi tadamazdım. Sadece fuara giden bir kitap okuyucusu olurdum. O yüzden Müptela- Yabancı ve İthaki'nin çalışanlarına ayrı bir teşekkürü borç bilirim.
![]() |
Tüyap'ın son günü,Ankara'ya dönerken |
Bu uzun yazının sonuna kadar okuyabildiyseniz size de ayrıca teşekkür ederim.
BKBT || Erkek Severse- Nalan Güven || Kitap Yorumu
"Bilemiyordum senin günler geceler boyu yokluğumla savaştığını, aşktan ölüp ölüp küllerinden dirildiğini."
"Dağınık bir yatağın şehvet sigarasıdır dokunamadığım tenin şimdi… Bedeninin değdiği yerlere el sürmeye kıyamazken, sen aramıza giren ölümden daha beter bir yalnızlık içine terk ettin beni. Geride bıraktığın mektuplarla dağlıyorum yaralarımı. "Şimdi vur başını!" der gibi, ikinci mevki localarda seyre daldığım gençliğim sırıtıyor duvarlardan. Kokun sinmiş olmalı ve soluduğun nefes, perdelere. Belki de hâlâ başucumdaki lambanın düğmesinde parmak izin var. Bakışlarının değdiği aynada kendime bakıyorum. Tanınmaz halimi tanıyabilecek kadar geçmemişim kendimden..."
"Önceden yarımları severdim. Yarını bekleyen hikâyeler umut verirdi. Beklemek ve hayaller kurmak geleceğe dairdi. Tıpkı yarına ertelenmiş aşk gibi… Aslında yarım bir aşk acı verir ve bu acıdan zevk almasını bilen için iyi bir şeydir. Oysa ben artık acıya doydum. Şimdi anlıyorum ki yarımlar yürek ağrısı..."