15 Saniye- Andrew Gross Kitap Yorumu

by 7/31/2014 0 yorum


Bütün hayatını elinden alması için 15 saniye yeterdi…Ancak ölüm kadar basit bir sonun peşinde değildi. Peşinde olduğu, hayatından çok daha fazlasıydı. Ne de olsa atacağı her adımı avucunun içi gibi biliyordu. Başarılı doktor Henry Steadman konuşmacı olarak katılacağı konferansa doğru yol alırken birkaç saniye içinde başına geleceklerden habersizdir. Kırmızı ışıkta geçtiği gerekçesiyle polis tarafından durdurulduktan sonra sorgulamanın boyutu da değişir. Belediye binasında ne işi vardır? Beraberindeki kadın kimdir? Henry neyin içine düştüğünü anlayamadan olay yerine bir araç yaklaşır ve açılan ateşle polis memuru öldürülür. Görgü tanıklarına göreyse katil doktordan başkası değildir. Başka bir cinayetin de üzerine yıkılmasıyla soğukkanlı bir psikopatın, dâhice kurguladığı bir labirentin içinde sıkışıp kaldığını anlayacaktır. Üstelik söz konusu olan artık yalnızca kendi hayatı değildir. Sevdiklerini kurtarmak için bu oyunu oynamak zorundadır. Oyununsa tek bir kuralı vardır: Hayatta kalmayı başar ve asla teslim olma.



15 saniye kitabı uzun zamandır okuyamadığım polisiye türüne açılış oldu. Bir kaç konu altta bulacağınız yarışma kapsamına aylar önce aldığım ancak okumaya üşendiğim bu kitabı da ekledim. Ki aradan çıksın!
Bu kadar yavaş ilerleyeceğimi hiç tahmin etmemiştim. Çünkü Andrew Gross bi Tess Gerritsen değildi ve benim ilk defa kitabını okuduğum bir yazardı. Kurgu gerçekten planlanmış,oturtulmuş. Ancak ben daha kitabın ortalarından asıl suçlunun kim olduğunu anlayınca işin bütün esprisi kaçtı ve ne yazık ki okuma hevesime dair her şey uçtu gitti. 
Hal böyle olunca araya başka kitaplar girdi falan ama neyse ki tatil dönüşü bu kitabı bitirmiş oldum.
Hikayemizin kahramanı dünyaca ünlü bir plastik cerrah. Çok saygın, işinin ehli bu doktor bir anda bir kumpasın içine düşüyor ve olaylar başlıyor. Bu kumpastan kurtulmasının tek yolu ise polise teslim olmamak!!
İşlenen iki cinayetten sorumlu tutulan doktor kendini aklamak için akıl almaz bir yol izliyor ve işler daha da sarpa sarıyor. Bu arada her polisiye kurgusunda olduğu gibi olaylar bir ordan bir burdan anlatılıyor. Siz "Ya bi dakka o olay neydi? Bu neyin nesi?" diye düşünürken bir yandan hikaye ilerliyor. 
Sonunu da artık okuyunca görün ancak tavsiye etme konusunda çok arada kaldığımı söylemeliyim. 
Arkadya Yayınevi'nin kitap tasarımlarını her kim yapıyorsa tebrik etmek lazım. ASlında yurtdışı gösteriminde 15 Saniye kitabı için bu kapaklar kullanılmış.

Türkçe Yayın için kapak çok başarılı. Arkadya Yayınları'nın tasarımını gördükçe aklıma bu tablo geliyor.

Kabul etmek gerekir ki polisiye kurgularının müzikleri daha kolay bulunuyor. Ve bu kitabın müziği burada !

http://www.youtube.com/watch?v=mVfEpkBDZ24

0 yorum:

Yorum Gönder