1Q84-Haruki Murakami || Kitap Yorumu

by 10/13/2014 14 yorum

"Yürekten sevdiğin bir insan varsa, bir kişi olsun yeter, hayatın kurtulmuş demektir"
Sarsıcı bir yolculuğa hazır mısınız? 
Öyleyse kemerlerinizi bağlayın. Erkekleri, titizlikle geliştirdiği bir yöntemle öteki dünyaya gönderen genç bir kadınla tanışacaksınız. Ve amansız bir takiple onun peşine düşen fanatik bir cemaatin müritleriyle…
Romantik misiniz?
Evet, bu kitapta aşk da var… İki dünya bir araya gelmeden mümkün olmayan bir aşk. 
Yaşadığınız dünya gerçek mi, hiç düşündünüz mü? 
Düşündüyseniz, paralel bir evrene geçmek sizi heyecanlandıracaktır o zaman. 
Hayatı algılayışınızı değiştirecek bir kitabın kapağını açmak üzeresiniz şu an. 
Yaşayan en büyük yazarlardan biri olarak kabul edilen Haruki Murakami başyapıtı, tüm dünyada milyonlarca satan kitabı 1Q84'le bir imkânsızı başarıyor. 
Nefesinizi kesecek bir macera romanını, gerçek nedir, insan neye inanmalı, aşk dünyayı kurtarabilir mi soruları ekseninde bir yürek atlasına dönüştürüyor.



Evet sonunda bitti. Gerçekten sonunda bitti, nihayet diyebiliyorum. Çünkü günde bir kitabı hiç zorlanmadan bitirebilen ben bu kitaba bir takıldım ,kaldım. Günlerdir bitmek bilmedi. Uzadı da uzadı. Zaten beni goodreads'de takip edenler nasıl bir sıkıntıya gitdiğimi görmüşlerdir. O değil Güz Şenliği için okuduğum bu kitap yüzünden şenlikten de geri kaldım. 

Ama ama iyi ki okumuşum dediğim kitaplar içinde. Ha 5 puanı hak etmiyordu o bir gerçek! Nedenini de az sonra anlayacaksınız. Ancak konu itibariyle harikaydı. Sadece aklımda bir soru kaldı. Onun haricinde herşey yerli yerine oturdu ve açık bir yer kalmadı.
Tabii kitap 1086 sayfa olduğu için oldukça uzun bir yolculuk oldu. 3 kitabın birleşmiş haliydi. Ve her kitap aslında yerli yerinde bitirilmişti.

Ben kitabı okurken tamamen tesadüfi bir şekilde arka kapak yazısını okumadım. 
Tabi ki konunun bir paralel evren, ütopik bir dünya olduğunu da bilmiyordum.
 O yüzden kitabın ilk bölümü beni acayip zorladı. 

Aslında sadece hikaye olarak değil de sanki öğretilmesi gereken şeyleri de tekrar etmiş gibi hissediyorum bu kitapta. Mesela hikayenin 1984 yılında geçiyor olması tesadüf değil. Sürekli olarak George Orwell'ın 1984 adlı kitabına atıflar, göndermeler yapılıyordu. Karakterler o kitaptan alıntılar paylaşıyordu. Stalin tepkisi burda bile boy gösteriyordu açıkçası. Bu Stalin tepkisi de yine George Orwell'ın Hayvanlar Çiftliği kitabı okunmadan anlaşılmaz. Benim tavsiyem önce Hayvanlar Çifliği ve 1984 kitaplarının okunup sonra bu kitabın okunması yönünde. Pek bir şey anlamayabilirsiniz ziraa. Hatta Leoš Janáček - Sinfonietta (1926) sını da bilmeden okumamak lazım. Linke tıklayarak dinleyebilirsiniz. Ya da aşağıya videosunu ekleyeceğim. Oradan da dinleyebilirsiniz.

Çok bilgi birikimi isteyen bir kitap olmasının haricinde betimlemeleri pek sevmeyen insanların da okumasını tavsiye etmem kesinlikle! Çünkü goodreads de yazdığım gibi. Yazar her karakteri detaylı inceleme ve betimleme konusunda doktora yapmış bu kitapta. Kendimi bayram ziyaretine gitmiş küçük bir kız çocuğu gibi hissettim.

 "Anne bu kim?" 
"Ha o mu? Dayının halasının görümcesi. Sana yaklaşık 30 sayfa boyunca onu anlatacağım."

Evet halim bundan farksızdı. Sadece konusu geçen karakterleri böylesine uzun yazsa yine razıyım. Ama yan karaktere bağlı bir yan karakterin de açıklaması böylesine uzun yapılmaz ki!!
O kadar dert yanmışım ama konudan hala bahsetmemişim =) 

Aomame isimli başrol kızımız ve Tengo isminde bir başrol oğlumuz var. Birinci kitap yani yaklaşık 300 sayfa boyunca bunların nasıl bir bağlantısı olduğunu öğrenemiyoruz. O yüzden sabretmek gerek! İlk sahnemiz Aomame'nin  normalde inilmesi yasak olan bir otoban yolunda inip özel bir iş bahanesiyle gittiği otel sahnesinde başlıyor. Aomame bir kas uzmanı! Yani bedendeki kasların yerini çok iyi biliyor. Ve bu ona insanları öldürme konusundan fazlasıyla yardımcı oluyor. İlk başta hanım hanımcık olan bu kızımız gerçek yüzünü ortaya çıkartıyor ama bir Dexter misali. Yani sadece gerçekten suçlu olanlara bunu yapıyor. Hem karşılığında para alıyor. Bir kiralık katil yani. 
Tengo ise yazar olmaya çalışan bir matematik öğretmeni. Ancak yazdıklarının kurgusu şimdiye kadar beğenilmemiş ve hiç kitabı yok. Fakat bir yarışma nedeniyle editörüne giden bir hikayeyi en baştan yazmak zorunda kalıyor. Açıkçası buralar nerdeyse kitabın ilk 200 sayfası. Zaten yarısı betimleme. Size spoiler veriyorum gibi gelebilir ama bu anlattıklarım, olanlar karşısında gerçekten bir hiç. Tabi ki Tengo dürüst bir insan. Biraz da saf! Bu yüzden yaptığı bu işi sahtekarlık gibi düşünüyor ve önceleri çok çekiniyor. Hikayeyi asıl yazan kız ise bu durumu tamamen kabulleniyor ve Tengo'nun hikayeyi yazmasında bir sorun görmüyor. Zaten olaylar da bundan sonra başlıyor. 
Bu yazılan hikayenin içeriği ise daha çok kızın yaşadığı olaylar. Little people isminde ki küçük insanlar -aynı bize benziyorlarmış, fakat boyları küçük.- bu kızımıza havadan pupa yapmayı öğretiyorlar. 

Paralel bir evren oluşumu zaman zaman hepimiz düşünmüşüzdür. Ne kadar gerçek diye? 1984 yılında yaşananlar ile yaşanması mümkün olmayacak kadar tuhaf gerçeklikler paralel dünyanın varlığını kanıtlıyor. Aomame ise bu geçtikleri paralel evrene 1Q84 ismini veriyor. Bunu kabullenmek de önemli bence. Bu iki dünyanın ortak noktasıysa bir aşk hikayesi ! Sizi iyice meraklandırdım değil mi? Ben en iyisi sizi Janacek ile baş başa bırakayım. 


14 yorum:

  1. Bendeki kitap 1256 sayfa. Ayrica ben de bilmiyordum ütopik olduğunu bilseydim okur muydum pek emin değilim. Bütün yorumu okuyamıyorum şuan kitap bitince tekrar geleceğim.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Goodreads de 900 küsur . Ben ebook okudum. 1500 sayfaydı . Herkes başka bişi diyor bende kayıtlarda yazan Türkçe kitabın sayfa sayısını yazdım. Ama görülen o ki o da doğru değil =) Napcaz bilemedim. Bitirince de gel paylaş benimle, tartışalım bol bol =)

      Sil
    2. Ben sana bendeki kitabın sonunu filan çekip göndereyim bak sen. Ben de duymustum ama ya farklı baskı ya da yanlış. :) Tamam ben bitorebilirsem gelcem inşallah keyifle oku ;)

      Sil
    3. :D Bunun korsanı da çıkmaz ki =) adamlar üşenir o kadar sayfayı basmaya, satmaya. Yurtdışıyla burası ciddi farketmiş demek ki. Hem ben bitirdim. Sen keyifle oku :*

      Sil
  2. Murakami'nin kitapları arasında en kolay okunanı, en kolay anlaşılanı buna rağmen en az Murakami tarzı olanıdır... yazarın başka bir kitabını okudunuz mu bilmiyorum ama bu yazarı tanımak için doğru kitap değil bence... ama çok sevmiştim o da ayrı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazarın Okuduğum ilk kitabıydi . Bir arkadaşım da doğru kitap olmadığını söylemişti ama kitabın yarısındaydim öğrendiğim de. Hikayesini ben de çok sevdim. Çok uzun betimleme ler var sadece

      Sil
    2. betimleme tüm kitaplarında var onun için yapacak bir şey yok :)

      Sil
  3. Kafam nasıl karıştı anlatamam. Hem nefis bir hikaye söz konusu hem de çok uzun betimlemeler. Hem mutlaka okunmalı hem de okurken zorluyor. Üstelik 1000 küsur (net birşey olmadığını gördüm :) ) sayfa. İçimden bir ses oku diyor. Ama dış sesim de sen bu kitapla ancak yaz tatilinde bol vaktin olunca başaçıkabilirsin. Sanırım dış sesimi dinleyeceğim. Teşekkürler çok ama çok keyifli bir yorum olmuş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten kafa karıştırıcı bir kitap olduğunu itiraf etmeliyim . Hikayenin arasına serpiştirilmiş 40 küsur sayfalık betimlemeler bu bahsettiğim. Okutuyor kendini çünkü kurgu çok sağlam. Yaz tatili en mantıklısı gerçekten :D

      Sil
  4. Ben severek okumuştum , henüz üç kitabını okudum Murakami 'nin diğerlerini de alabilirsem okuyacağım.

    http://mehtapvekitap.blogspot.com/2014/10/odullendim.html

    Ödülün var :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben daha ilk okudum her ne kadar Murakami'nin betimlemelerini sevmesem de diğer kitapları da kendine çekiyor beni. Böyle ilginç bir yazara denk gelmedim ben :D Ödül için teşekkür ederm :D

      Sil
  5. Ya konu çok güzel falan ama bu kitapta bin kusurlu sayfa halinde okunmaz ki. Uç kitap halinde dedin ya hani bunun ayrı ayrı olanı yok mu ki :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani açıkçası onu hiç araştırmadım. Taşıması zor zaten o kadar büyük kitabın ben e book olarak okumuştum. İstersen öyle de deneyebilirsin? Ayrı ayrı baskısına hiç denk gelmedim ben ama

      Sil
  6. Kitap tüm o kalınlığına rağmen o kadar sardı ki 6 günde bitti. Çok başarılı bir yapıttı. Karakterlerin işlenişi, iki farklı yoldan ilerlerken sonunda yavaş yavaş birbirine yaklaşması. Mistik bir dünyaya fark etmeden yapılan yolculuk, masalsı bir aşk... Ama her şeyden önemlisi kadınları çok iyi anlatan hatta tanıtan, kadınlarla ilgili sorunları irdeleyen bir kitaptı. Evet cinsellik vardı ama bu rahatsız etmiyordu. Gayet doğal bir şekilde aktarılmıştı.

    http://kanvekuller.blogspot.com.tr/2016/02/1q84-haruki-murakami-kralkatili-guncesi.html

    YanıtlaSil