Duygu-Işıl Parlakyıldız || Kitap Yorumu

by 9/20/2014 0 yorum




Anne sıcaklığı, baba emniyeti olmayan bir dünyada ayakta kalmaya çalışan kırılganlık abidesiydi Duygu. Üç yoldaşı vardı onu taşıyan. "Develerim" derdi onlara. O develer ki İstanbul'un en arızalı tipleriydi. Her ne kadar bela makinesi olsalar da Duygu için tek bir gerçek vardı;
"Bekir candı, Ali kandı, Sedat aşktı." 
Ve hayat onlar için bir duadan ibaretti. İyiyim…iyiyiz… biz hep iyi oluruz. Güçlü olmayı en zorlu yollarda öğrenmiş dev bir çınardı Sedat. Hayatta yorulmuş, aşktan ?çoktan vazgeçmişti. Yüreğini ördüğü çelik duvarlar arasına saklamış acımasız bir adamdı o. Acılarla ?atılmış düğümlerin arasında filiz verebilir miydi aşk? Meleği şeytana döndürüp, şeytanın ruhunu ele geçirebilir miydi aşk?






Bu kitap hakkında ne yazacağımı bilemiyorum. Ne söyleyeceğimi de ... Bu yorumu bu kadar geciktirmemin nedeni de bu galiba! Wattpad yazarlarının son zamanlarda ünlenmesiyle birlikte bu tarz kitaplar ortaya çıktı. Ama şimdiye kadar okuduklarımın hepsinde ben aynı duyguya kapıldım. Fazlasıyla uzatılmış ... Mesela Duygu! 300lü sayfalara geldiğimizde bitmişti konu. Hakikaten bitmişti. Sonrası yeni bir kitap olurdu, o kadar uzun sürdü. Wattpad'de bölüm bölüm olmasının, her hafta gelecek bölümün heyecanı hissetmeyi kitabı elimize alınca algılayamıyoruz belli ki! Nedeni de bir sonraki bölüm için haftalarca beklemene gerek olmayışı.. Bizi öyle bir alıştırdılar ki wattpad'de ,yeni gelecek bölümü okuyabilmemiz için , her bölüm ayrı bir heyecan duygusuyla bitiyordu. Şimdi öyle bir şey yok. Bir sonraki sayfa da o heyecanını geçirebilirsin. Ben yine de Türk yazarlarımıza destek vermek adına kitaplarını okuyacağım tabiki de. Sadece Wattpad'de yazdıklarımızın kitap olmaması kanaatindeyim. Yeni bir kitap yazsınlar, farklı olsun, kimse okumamış olsun mesela. Wattpad'de yazmamış yazarlarımızla kıyaslayınca gerçekten aradaki farkı görebiliyorum. O yüzden de burada hayran hayran yorumlar yapamıyorum ne yazık ki! 600'ü geçkin sayfa sayısıyla Duygu'yu eline alan, gören insanlar bile okumaya çekiniyor açıkçası. 

Çok ses getirdiği bir gerçek.


Bir de kitabın içinde ki reklam yapma olayı vardi ki, yazarın buna ihtiyaç duyması beni gerçekten üzdü. Yazarımızın daha önceden kitap olmuş Köle kitabını 2-3 kez  baş karakterimiz Duygu'nun elinde gördük. Duygu kitabı okuyor, hatta bizimle yazarı hakkında konuşuyordu. Bence doğru bir tutum değil. Ahmet Ümit'in de son kitabı Beyoğlu'nun En Güzel Abisi kitabında buna benzer bir tavırla karşılaşmıştım. Hani yan komşu olayı! Alttan alttan bu kitabın yazarı hissi verilmişti. Bu sefer daha bir göze batacak hale getirilmiş.
Duygu, günlük şeklinde yazılmış. Bu çok açık. Arada geçen "Neyse, ondan sonra..." ifadeleri ile Duygu konuşma diliyle bize aktarmış olanları. Kitap okumadım da bir arkadaşımdan hayat hikayesini dinledim. Evet.evet baştan sonra bir hayat hikayesi!

Çok acılar geçirmiş Duygu, okudukça içinize çöküyor acısı, bu konuda takdir ediyorum yazarımızı, duyguları hissettirmekte gerçekten çok başarılı. 'Develerim!' dediği 3 dostu var. Dost değil aslında hepsinin yeri ayrı kalbinde, gönlünde! 
 Bekir, Ali, Sedat!
 Bu 3 deveden en sönük kalanı Bekir'di bence. 
Ama Bekir en yoğun duygular içinde olanı.
 Sedat yılın öküzü ama evin ağası! 
Bilmiyorum anlatmayacağım Sedat'ı okuyun daha çok.. 
Bi de Duygu'nun tabiriyle 'Alim' var. 
En çapkınları, en gençleri ve en cana yakını.. 



Bakış açısıyla olayları en çabuk kabullenen ve ortamı yumuşatanı..
Biz hikayeyi gün gün okuyoruz. Günler ilerledikçe de karakterlerin sayısı artıyor. Bir Trabzon meselesi var ki anlatsam bitmez bi 600 sayfa da ben yazarım herhalde. 
Duygu parçalanmışlığın ve yok olmuşluğunun arasından çekilirken, 3 devesiyle nasıl da mutlu olduğunu, nasıl da tuhaf olaylar yaşadığını öğreniyoruz sırayla.Hikaye çok orjinal. Ama bu kadar uzaltılmamalıydı.

0 yorum:

Yorum Gönder