Bildiğiniz üzere Düz Yazı Yayınevi'nin tüm kitaplarına tur yapıyoruz. Bu önemli ve ilk defa yapılan gelişme üzerine turlarımıza başlamadan önce yayınevimizi tanıyalım, tanıtalım istedik.2013 yılında kurulan Düz Yazı Yayınevi'nin Genel Yayın Yönetmeni Büşra Dönmez ile sizler için harika bir söyleşi gerçekleştirdik. Sonuna kadar okumalısınız mutlaka !
Merhabalar, öncelikle
söyleşi teklifimizi, bizleri kırmayıp, kabul ettiğiniz için çok teşekkür
ederiz. Yayıneviniz adına sizinle görüşmekten inanılmaz heyecanlıyız.
Sürç-ü
Lisan edersek affola.
-İlk olarak sizi biraz tanıyalım. Büşra Dönmez
kimdir?
Bu
benim de hala keşfetmeye çalıştığım bir şey =) Şaka bir yana Büşra Dönmez doğma
büyüme İstanbullu, birçok kimliği aynı anda taşımaya çalışan bir kadın. Oyuncu,
yazar, editör, evlat, dost, sevgili, yani aslında hepimiz gibi. İstediğim
mesleğin ne olduğunu keşfedinceye kadar epeyce bir okul değiştirdim. İletişim
mezunuyum.
-Düz Yazı Yayınevi'yle nasıl tanıştınız?
Çalıştığım
gazeteden yeni ayrılmıştım ve iş arıyordum. Aynı zamanda da ilk romanımın
basılması için yayınevleri ile görüşüyordum. Bir sohbet ortamında tanıştık
yayınevimizin sahibi Yusuf Gürer ile. Aynı dili konuşuyorduk, yapmak
istediklerimiz aynıydı. Yayıncılığın yazarlar için bu kadar umutsuz bir ortam
olmaması gerekiyordu. “Gel beraber çalışalım,” dedi. Gittim ben de. İnsanın bir
amacı paylaşması bir süre sonra ortaya güzel şeyler çıkmasını sağlıyor.
-Düz Yazı Yayınevi'nin nasıl ve ne zaman açıldığıyla
ilgili bilgi edinebilir miyiz?
Düz
Yazı Yayınevi, 2013 Ağustos’unda, kendine büyük yayınevlerinde yer bulamayan
yetenekli yazarların, Türk ve Dünya Edebiyatına kazandırılması için kısıtlı imkânlarla
fakat çok büyük hayallerle kuruldu. Çıkış noktamız ve idealimizi tek cümlede özetleyebiliriz
biz; “Kitap Değerlidir!”
-Bir sloganınız var. Özellikle Instagram hesabınızda
gördüm ve gerçekten çok beğendim.
"Biz bir yayıneviyiz. Biz güzel bir
yayıneviyiz."
Bunun hikâyesinden bahseder misiniz?
Yaşar
Usta, Türk sinemasında bir kilometre taşıdır. “Gülen Gözler” filminde,
birçoğumuzun ezberlediği tiradını, para babası, fabrikalar sahibi, milyarder,
patrona karşı gözünü kırpmadan söylerken, cümlesini “Biz bir aileyiz, biz güzel
bir aileyiz” diye öyle insancıl tamamlar ki... İşte bu savaşta cümleleriyle var
olan insanların, böyle bir “ustaya” olan ihtiyacını hissederek biz de en
büyüklere kafa tutuyoruz ve “Biz bir yayıneviyiz. Biz güzel bir yayıneviyiz”
diyoruz. Bizim tamamlanmamış cümlelerimiz var. Bizim umudumuz var. Küçük ama
kendinden emin adımlarımız var. Yoluna ışık tutmaya çalıştığımız, Yaşar Usta’ya
ihtiyacı olan genç yazarlarımız var…
-Yayınevi olarak
kitaplarını basmak istediğiniz yazarları nasıl seçiyorsunuz?
Ya da bu
süreç nasıl işliyor?
Yayınevimize
gelen talepleri titizlikle inceliyoruz. Çünkü biliyoruz ki bize gelen o
dosyaların spiralleri için cebindeki son parayı harcayan, yazar olma
hayalleriyle yanıp tutuşan insanlar yazıyor bu dosyaları. Yazar adayına
verdiğimiz değeri hiçbir zaman bırakmayacağız. Yazarlarımızı bu güzel insanlar
arasından seçmek tabii ki kolay olmuyor. Herkesi kucaklayan, özgürlükçü, aydın,
farkında bir yayınevi olarak aynı özellikleri barındıran kalem erbaplarıyla
çalışmaktan memnuniyet duyuyoruz.
-Ufukta görülen, az çok belli olan yazarlarınız ve
kitaplarınız var mı?
Sürprizler
var. Yakında açıklayacağız. Bunun dışında devam kitaplarımız var. Örneğin; H.Z.
Bonçe’nin Kıyamet Üçlemesi’nin ikinci ve üçüncü kitapları. Yazarlarımız bizi
“güzel bir aile” olarak gördükleri için yeni eserlerini hazırlarken
planlarımızı birlikte yapabiliyoruz.
Kulvarımızı genişleteceğiz. Çocuk kitapları gündemimizde örneğin…
-Şu an benim gördüğüm kadarıyla Türk yazarlara
ağırlık verilmiş durumda.
İlerleyen zamanlarda yayıneviniz bünyesinde yabancı
yazarları görür müyüz?
Why
not? Aslında aklımızda yayınlamayı düşündüğümüz birkaç çevrilmemiş eser var.
Bazen Yusuf ile birbirimize bakıp “Biz bunu niye çevirmiyoruz,” dediğimiz
eserler oluyor.
Liste uzayıp gitmeye başladı. Önceliğimiz yine de Türk yazarlar
tabi ki. Türk Edebiyatı’nın gelişmeye ve yeni yazarlara çok ihtiyacı var.
Gençlerin yoğunlukla Dünya Edebiyatı’ndan çoksatarları tercih ettiğini
görüyoruz. Gençlerin bizden olanı sahiplenmesini istiyoruz.
- Son olarak bir yayınevi bünyesinde çalışmak
isteyenlere tavsiyeniz nelerdir?
Yayınevlerinin
kurumsallaştığını söyleyemeyeceğim. Herkes her işi yapar mantığı burada da
hüküm sürüyor. Meslekte uzmanlaşmak için okullar yoktu yakın zamana dek.
Çalışanların çoğu hala edebiyat ve iletişim fakültelerinden tercih ediliyor
Birkaç
üniversitede yayıncılık üzerine yüksek lisans dersleri verilmeye başlandı.
Güzel gelişmeler fakat yeterli değil.
Bu
işte kökten yetişme; çıraklık-ustalık yapısı hâkimdir dersem yanıltmış olmam. Bu
sektöre gönül verenler için tavsiyemi kimse ukalalık olarak görmesin ki zaten
sonsuz yaşamın sırrını vermiyorum: Bu işin olmazsa olmazı okumaktır. Çok
okumak. Daima okumak. Okumaktan yaşaran mavi gözlerini paçavralara silen o dev
adam gibi…
Düz Yazı Yayınevi
"Biz bir yayıneviyiz. Biz güzel bir yayıneviyiz."
http://www.duzyaziyayinevi.com/
0 yorum:
Yorum Gönder