Düz Yazı Yayınevi Söyleşisi | Büşra Dönmez

by 9/06/2014 0 yorum
 Bildiğiniz üzere Düz Yazı Yayınevi'nin tüm kitaplarına tur yapıyoruz. Bu önemli ve ilk defa yapılan gelişme üzerine turlarımıza başlamadan önce yayınevimizi tanıyalım, tanıtalım istedik.2013 yılında kurulan  Düz Yazı Yayınevi'nin Genel Yayın Yönetmeni Büşra Dönmez ile sizler için harika bir söyleşi gerçekleştirdik. Sonuna kadar okumalısınız mutlaka !



Merhabalar, öncelikle söyleşi teklifimizi, bizleri kırmayıp, kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. Yayıneviniz adına sizinle görüşmekten inanılmaz heyecanlıyız. 
Sürç-ü Lisan edersek affola.

-İlk olarak sizi biraz tanıyalım. Büşra Dönmez kimdir?

Bu benim de hala keşfetmeye çalıştığım bir şey =) Şaka bir yana Büşra Dönmez doğma büyüme İstanbullu, birçok kimliği aynı anda taşımaya çalışan bir kadın. Oyuncu, yazar, editör, evlat, dost, sevgili, yani aslında hepimiz gibi. İstediğim mesleğin ne olduğunu keşfedinceye kadar epeyce bir okul değiştirdim. İletişim mezunuyum.

-Düz Yazı Yayınevi'yle nasıl tanıştınız?

Çalıştığım gazeteden yeni ayrılmıştım ve iş arıyordum. Aynı zamanda da ilk romanımın basılması için yayınevleri ile görüşüyordum. Bir sohbet ortamında tanıştık yayınevimizin sahibi Yusuf Gürer ile. Aynı dili konuşuyorduk, yapmak istediklerimiz aynıydı. Yayıncılığın yazarlar için bu kadar umutsuz bir ortam olmaması gerekiyordu. “Gel beraber çalışalım,” dedi. Gittim ben de. İnsanın bir amacı paylaşması bir süre sonra ortaya güzel şeyler çıkmasını sağlıyor.

-Düz Yazı Yayınevi'nin nasıl ve ne zaman açıldığıyla ilgili bilgi edinebilir miyiz?

Düz Yazı Yayınevi, 2013 Ağustos’unda, kendine büyük yayınevlerinde yer bulamayan yetenekli yazarların, Türk ve Dünya Edebiyatına kazandırılması için kısıtlı imkânlarla fakat çok büyük hayallerle kuruldu. Çıkış noktamız ve idealimizi tek cümlede özetleyebiliriz biz; “Kitap Değerlidir!”

-Bir sloganınız var. Özellikle Instagram hesabınızda gördüm ve gerçekten çok beğendim. 
"Biz bir yayıneviyiz. Biz güzel bir yayıneviyiz." 
Bunun hikâyesinden bahseder misiniz?

Yaşar Usta, Türk sinemasında bir kilometre taşıdır. “Gülen Gözler” filminde, birçoğumuzun ezberlediği tiradını, para babası, fabrikalar sahibi, milyarder, patrona karşı gözünü kırpmadan söylerken, cümlesini “Biz bir aileyiz, biz güzel bir aileyiz” diye öyle insancıl tamamlar ki... İşte bu savaşta cümleleriyle var olan insanların, böyle bir “ustaya” olan ihtiyacını hissederek biz de en büyüklere kafa tutuyoruz ve “Biz bir yayıneviyiz. Biz güzel bir yayıneviyiz” diyoruz. Bizim tamamlanmamış cümlelerimiz var. Bizim umudumuz var. Küçük ama kendinden emin adımlarımız var. Yoluna ışık tutmaya çalıştığımız, Yaşar Usta’ya ihtiyacı olan genç yazarlarımız var…

-Yayınevi olarak  kitaplarını basmak istediğiniz yazarları nasıl seçiyorsunuz? 
Ya da bu süreç nasıl işliyor?

Yayınevimize gelen talepleri titizlikle inceliyoruz. Çünkü biliyoruz ki bize gelen o dosyaların spiralleri için cebindeki son parayı harcayan, yazar olma hayalleriyle yanıp tutuşan insanlar yazıyor bu dosyaları. Yazar adayına verdiğimiz değeri hiçbir zaman bırakmayacağız. Yazarlarımızı bu güzel insanlar arasından seçmek tabii ki kolay olmuyor. Herkesi kucaklayan, özgürlükçü, aydın, farkında bir yayınevi olarak aynı özellikleri barındıran kalem erbaplarıyla çalışmaktan memnuniyet duyuyoruz.

-Ufukta görülen, az çok belli olan yazarlarınız ve kitaplarınız var mı?

Sürprizler var. Yakında açıklayacağız. Bunun dışında devam kitaplarımız var. Örneğin; H.Z. Bonçe’nin Kıyamet Üçlemesi’nin ikinci ve üçüncü kitapları. Yazarlarımız bizi “güzel bir aile” olarak gördükleri için yeni eserlerini hazırlarken planlarımızı birlikte yapabiliyoruz.  Kulvarımızı genişleteceğiz. Çocuk kitapları gündemimizde örneğin…

-Şu an benim gördüğüm kadarıyla Türk yazarlara ağırlık verilmiş durumda. 
İlerleyen zamanlarda yayıneviniz bünyesinde yabancı yazarları görür müyüz?

Why not? Aslında aklımızda yayınlamayı düşündüğümüz birkaç çevrilmemiş eser var. Bazen Yusuf ile birbirimize bakıp “Biz bunu niye çevirmiyoruz,” dediğimiz eserler oluyor.
 Liste uzayıp gitmeye başladı. Önceliğimiz yine de Türk yazarlar tabi ki. Türk Edebiyatı’nın gelişmeye ve yeni yazarlara çok ihtiyacı var. Gençlerin yoğunlukla Dünya Edebiyatı’ndan çoksatarları tercih ettiğini görüyoruz. Gençlerin bizden olanı sahiplenmesini istiyoruz.

- Son olarak bir yayınevi bünyesinde çalışmak isteyenlere tavsiyeniz nelerdir?

Yayınevlerinin kurumsallaştığını söyleyemeyeceğim. Herkes her işi yapar mantığı burada da hüküm sürüyor. Meslekte uzmanlaşmak için okullar yoktu yakın zamana dek. Çalışanların çoğu hala edebiyat ve iletişim fakültelerinden tercih ediliyor
 Birkaç üniversitede yayıncılık üzerine yüksek lisans dersleri verilmeye başlandı.
 Güzel gelişmeler fakat yeterli değil.

Bu işte kökten yetişme; çıraklık-ustalık yapısı hâkimdir dersem yanıltmış olmam. Bu sektöre gönül verenler için tavsiyemi kimse ukalalık olarak görmesin ki zaten sonsuz yaşamın sırrını vermiyorum: Bu işin olmazsa olmazı okumaktır. Çok okumak. Daima okumak. Okumaktan yaşaran mavi gözlerini paçavralara silen o dev adam gibi…


Düz Yazı Yayınevi
"Biz bir yayıneviyiz. Biz güzel bir yayıneviyiz." 

http://www.duzyaziyayinevi.com/

0 yorum:

Yorum Gönder