"Susmadığın her an, seni öperek susturacağımı söylemiştim Yeliz! Ve bunu yapmaktan asla çekinmeyeceğimi biliyorsun, aksine bu bir zevk olacak..." Bir yanda Karadeniz gibi bir adam: Hırçın, öfkeli, mert… Diğer tarafta başına buyruk bir deli kız: İnatçı, sevimli, çenebaz… "Benim ilk aşkım sensin Memet... Kalbim ilk defa sana attı ve Allah şahidimdir en son yine sana atacak..." Ve doludizgin giden bir aşk: Karadeniz kadar hırçın, yaylalar kadar özgür, İstanbul kadar tutkulu…
17. Blog turumuzdan herkese merhabalar! Bu turumuzda Müptela farkıyla geçe hafta, Sevgililer Günü kitabı olarak çıkan Deli Divane'yi konuk ediyoruz. Öncelikle Nehir Erdem'e ve Müptela Yayınları'na çok teşekkür ederiz.
Bugün sizinle kitap yorumumu paylaşacağım. Yarın ve Cuma içinse farklı konularla burada olacağım, o yüzden takipte kalın.
Öncelikle Karadeniz içerikli daha önce hiç kitap okumadığımı belirtmeliyim. O yüzden de ilk zamanlar kitap ayracının kemençe olduğunu gördüğümde fena halde ilgimi çekmişti.
Bir Karadeniz uşağının ne kadar inatçı olabileceğini bilmelisiniz her şeyden önce! Aynı zamanda hırçın.. Aynı Karadeniz dalgaları gibi... Tabii bizim Memet'inde fazlası var azı yok. VE Yeliz'de inatçı, hazırcevap olunca.. İki inatçı keçi köprüde karşılaşmış hesabı, bizimkiler bir yol kavşağında karşılaşır. Atışmalar, yanlış anlaşılmalar, Yeliz'in abilerinin yaptığı ufak bir planla Mehmet ve Yeliz'in tanışması kaçınılmaz olmuştur. Ve çoğu yerde kahkaha attığımı belirtmeliyim. Kitapta kullanılan küfürlerinde yerli olduğuna inanıyorum. Abartılı değildi.
Konusundan ziyade özellikle babaanneli sahnelerden bahsetmek istiyorum. Gerçekten bu kadar dobra, böylesine açık başka biri yoktur herhalde! Tabii Yeliz'de babaanneye benziyormuş o ayrı. Ama gerçekten bu kadar eğlenceli bir karakter var mı daha ya :D Babaanne'm ha biturdun bizi da! :D
Kitabın içeriğinde de çok fazla yöresel öğeler vardı tabii Karadeniz'de geçtiği için gayet normal. Dipnot kullanmaları gerçekten çok iyi olmuş çünkü anlamadığım bir sürü kelime vardı.
Açıkçası her Türk yazara başta ön yargılı yaklaşıyorum, kabul. Ve eminim bir çok kişi de benim gibi düşünüyordur. Çünkü bir süre sonra konu uzamaya başlıyor ve aynı şeyler tekrar ediliyor. Ancak bu kitapta gerçekten tam kıvamında olduğunu hissettim. Bunu bütün kalbimle söylüyorum. Tür yazarların kalın kitaplarından sonra 300-400 sayfalık romanlara hasret kalmıştık. O yüzden de Deli Divane tam kıvamında olmuş.
Ve Mehmet sana iki çift lafım var! Sen nasıl bir katıksız salak, nasıl bir geri kafalısın! Nasıl sormadan, konuşmadan böylesine vicdansız olabiliyorsun? E bi dinleseydin be abicim!
Kitap üçüncü ağızdan anlatılmıştı ve aslında okuduğum son 3 Türk yazar da bu bana sıkıntılar yaşatsa da Deli Divane'de öyle hissetmedim. Hızlı geçişleriyle konuyu merak ettire ettire ilerlemesi ve tabii ki aşıklarımızın atışmaları çok eğlenceliydi.
Ben okurken gerçekten çok eğlendim yeri geldi sinirlendim yeri geldi Yeliz'in kıskançlığını ben de hissettim. Nehir Erdem'in kalemi biraz farklı. Yani herkesin çekinerek yazacağı şeyleri söylemekten korkmuyor. Yüzüne yüzüne vuruyor olacakları. O yüzden de gerçeğe çok yakın olanlar. Çiçek Kızlar'da da böyleydi ve Deli Divane'yi okurken keyif aldığımı tekrar belirtmeliyim.
Puanım:
0 yorum:
Yorum Gönder