Beyoğlu'nun En Güzel Abisi- Ahmet Ümit || Kitap Yorumu

by 8/19/2014 2 yorum


Yılbaşı gecesi işlenen bir cinayet... Tarlabaşı'nın arka sokaklarında bulunan bir erkek cesedi. Öldürülmüş erkeklerin en yakışıklısı, belki de en kötüsü. Karanlık sırların ortaya çıkardığı utanç verici bir gerçek. Gururlarının kurbanı olmuş erkekler, onların hayatlarını yaşamak zorunda olan kadınlar. Bu cinayetler yatağında, bu kötülükler bahçesinde, bu insan eti satılan can pazarında masumiyetini korumaya çalışan bir adam. Bir zamanlar İstanbul'un en gözde yeri olan Beyoğlu'nun hazin hikâyesi. 
Karanlık... Soğuk havayla iyice ağırlaşan bir karanlık. Uzaklardan şarkılar geliyor kulağına, neşeli kadın çığlıkları, ayarını yitirmiş sarhoş naraları, biri küfrediyor belki ana avrat, belki ağlıyor biri hıçkıra hıçkıra, belki biri sessizce ölüyor bu gürültünün, bu hengâmenin ortasında. Umurunda değil. Hepsinden sıyrılmış, sadece öfke... 
Nereye gittiğini bilmeden yürüyor, nefret tarafından kuşatılmış olarak. Kıskançlık denen o canavar, çelikten pençesine almış yüreğini, habire sıkıyor. "Kadınlar," diyor bir ses zihninin derinliklerinden... "Kadınlar, onlarla oynayamazsın... Oynadığını zannedersin ama bir de bakmışsın, asıl oyuncak sen olmuşsun." Hayatına giren kadınların yüzleri beliriyor sokağın zemininde. Birer birer düşüyor görüntüleri ayaklarının dibine. Hepsinin boynu bükük, hepsinin gözlerinde keder. Hepsi üzgün... Aldırmıyor, bir su birikintisiymiş gibi basıp geçiyor üzerlerinden ama yeniden düşüyor görüntüler zemine. "Kadınlar," diyor o ses yine, "Kadınlardan asla kurtulamazsın, hayaletleri hayatın boyunca seni takip eder."



"Ahmet Ümit'in tüm kitaplarını okuyan İstanbul'un her yerini öğrenmiş gibi olur" derler. Bu kitap ilk Ahmet Ümit kitabım ve Beyoğlu benim mekanım sanki şimdi !
SAnırım başkomiser Nevzat ve yardımcısı Ali daha önceki kitaplarında da baş karakterlerdi. Ancak okumadığım için bir şey diyemiyorum. Sadece bir serinin devamı değil ve çok akıcı bir şekilde okunuyor. Karakterleri bilmeseniz bile başta anlatıyor bize yazar zaten. Ancak kitap yorumlarını okuduklarım ısrarla önceki kitapları okumamı söylediler. Neyse hiç etkilenmedim zaten =)

Beyoğlu'nda yılbaşı gecesi işlenen bir cinayetle başlayan hikayemiz Komiser Nevzat'ın bu işi çözmeye altında yatan nedenleri bulmaya niyetlenmesiyle devam ediyor. Katilin kim olduğunu tahmin edememem ayrı bir zevk yarattı diyebilirim. 
Gezi Parkı olaylarından, Tarlabaşı çilesine kadar ince ince dokundur aslında Ahmet Ümit. Çok da güzel olmuş. Komiser Nevzat'ın ruh halini katili araken ki eski dostlar muhabbetini herşeyiyle tam bir polisiye kitabı olmuş. Hele ki o sonu yok mu. Ağzım açık kaldı gerçekten.

Şairane detaylar, Beyoğlu'nun tasviriyle Ahmet Ümit gerçekten çok başarılı bir yazar olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Bu kitap hangi müzikle okunur?
(Üzerinde yazanı dikkate almayınız.)

2 yorum:

  1. Ahmet Ümit'in Sultanı Öldürmek ve Beyoğlu Rapsodisi'ni okumuştum. Güzel bir anlatımı var, iki kitabı da beğenmiştim ama birbirlerine çok yakın gelmişti bana; yani yazarı bilmesem bu Ahmet Ümit diyebilirdim herhalde. Bazen kendini tekrarladığı olmuştu bu yüzden adı çok ilgimi çok çekse de bu kitabı okumadım henüz. Ahmet Ümit'in bir Beyoğlu aşığı olduğunu biliyoruz, Beyoğlu Rapsodisi'nde de orada yaşar gibi oluyor insan. Mekanın ve komiserlerin aynı olması yine o tanıdık havayı verir diye düşünüyorum. Bu yüzden bu kitabı aradan biraz zaman geçtikten sonra okurum belki diye düşünüyorum. Diğer kitaplarını okursanız onların da yorumlarını paylaşın lütfen, belki siz farklı düşünürsünüz. İyi okumalar :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiç Tess Gerritsen okunuduz mu bilmiyorum!? Ancak o da aynı karakterler üzerinden yazan bir yazar. Tabi kıyaslamak doğru olmaz. Olaylar aynı mekanda geçmiyor tabi onda. Ancak ben büyük bir Tess fanıyım. Belki diğer kitaplarını okuyunca sevebilirim diye düşündüm bu yüzden

      Sil